Mizah ve nükte bazen insanı o kadar rahatlatır ki bunu dile getirmek, anlatmak inanın söze sığmaz. Özellikle günümüz insanının hayatını çok hızlı yaşayıp o çabuklukta tükettiği bir çağda niyetimizi ifade etmekte ne kadar da zorlanıyoruz. Değil mi? Çünkü kelimelere söz geçiremiyoruz. Okumadığımızdan olsa gerek, Yüce Yaratıcı'nın bizler için yarattığı onca kelimeden habersiz yaşıyoruz.
Adam kıtlığının zirveye çıktığı zamanımızda sözün de kısırlığa düşmesi gayet normaldir. İşte böylesi bir darlıkta bize ferahlık veren, söze dizgin vuran söz ustalarının küçük hikâyeleri yetişiyor imdadımıza. Öyle ki bazen gülme krizine tutuluyoruz; bazen de ciddiyetle birlikte almamız gerekeni hemen alıveriyoruz.
Akıl, hikmet ve bilgeliğin haritasını barındıran nükteler, modern zamanların "kullan-at" tehlikesiyle karşı karşıya bulunan insanları için bazen o kadar lazım oluyor ki... Yanı başınızda bulunsa fena mı olur? Kullanılacak; fakat atılmayacak. Zamanı gelince kullanılacak, bazen dakikalarca anlatmaya uğraşıp neticesinde anlaşamayacağınız bir meseleyi tereyağından kıl çeker gibi izaha muktedir olmak güzel olmaz mı sizce?
Kitaplar arasında gezerken dikkatimi çeken nükteleri kendim için ayırmıştım. Bunlardan özellikle Faik Reşat'ın "Külliyat-ı Letaif"ini zikretmem gerekir. Muhterem hemşerim Dursun Gürlek okumalarının da ayrı bir lezzeti var. Kendisi dile getirmese de benim gözümde ayaklı kütüphanedir. Bu sahanın önemli isimlerinden değerli Mehmet Nuri Yardım'ı zikretmeden geçmek sanırım hoş olmaz. Yine çoğu kimsenin internet ortamında gezerken gördüğü, okuduğu birçok nükteyi de kendi üslubuma göre yeniden düzenlediğimi de belirtmeliyim. O kadar çok nüktemiz var ki... Bize düşen kendi fikrimize göre bir derleme, düzenleme yapmaktı; okuyanlar da bunu görecektir zaten.
Kitabın adı, size göre biraz iddialı gelebilir. Hatta şöyle de diyebilirsiniz. "Bu yolda bunlardan başka bilgelik ve akıl öğreten nükteler yok mu?" Elbette var efendim. Fakat şunu da unutmayın derim: İnsanlar kadar zekâlar da farklı. Benim güldüğüme siz; sizin güldüğünüze ben gülmeyebilirim. Önemli olan okuduktan sonra sağda solda kullanabileceğimiz, anlatabileceğimiz nüktelerin zihninizde durmayıp, zekânızı kaşıması. Kaşıyacak ki siz de o nükteyi bir başkasına anlatacaksınız.
Yedi yaşından yetmiş yedi yaşına kadar, otuz iki tekmil birden herkese önerebileceğimiz nüktenin zekâ kaşıyan çeşitleriyle sevgili okurlarımızı baş başa bırakıyorum. Boş konuşup birbirimizi çekiştirmektense buyurun hiç eskimeyen nüktelerle konuşalım. Nükteleşelim efendim.
Zevkli okumalar.
Mehmet Akbulut