Her neredeyseniz ya da her kimseniz, hayatınızda hangi başarıları kazandıysanız ve şu an ne kadar sıkıntı yaşıyorsanız, biliyorsunuz ki hayat uzun ve mucizevî bir yolculuktur... Öncelikle bu kitaplardan biri elinize geçmiş olduğu için çok şanslısınız. Kendinizi önemsiyor ve kendinizle yüzleşmeye potansiyelinizi ortaya çıkarmaya hazırsınız. Size söz veriyoruz, eğer bizimle birlikte tüm samimiyetinizle ve gayretinizle ilerlerseniz, bu kitaplardan, beklentilerinizin çok ötesinde kazanımlar sağlayacaksınız.
Bu kitapların temel hedefi, edineceğiniz bilgilerin içinizde oluşturacağı rüzgârın etkisiyle hedeflerinize daha kolay ulaşmanızı sağlamaktır. Çünkü insan sadece istediklerini alır. Eğer bu kitap serisinin ne anlattığını bilmek istemeseydiniz kapağını bile açmazdınız. İlerleyen bölümlerde ne demek istediğimi çok daha iyi anlayacağınıza eminim çünkü en önemli kişi için yani kendiniz için okuyorsunuz bu kitapları. Belki de hiç fark edemediklerinizi fark edecek, yeri gelince içinizden söylediklerimizin saçma olduğunu söyleyeceksiniz. Hatta kendinizi alamayıp başkalarına da bundan bahsedeceksiniz. Her şeyi söylemekte özgürsünüz yeter ki kendinize dürüst davranın ve haksızlık etmeyin.
Bu kitaplarda bulacağınız her şeyin temelinde nasıl yaşamanız gerektiğidir. Yaşıyoruz ama neden, yaşıyoruz ama nasıl?
Çocukken, yeni yeni konuşmayı öğrenmiş ve öğrendiklerimizle yetinmeyi bilmezken, dur durak bilmeden soru sorarız. Ebeveynlerimiz başta olmak üzere, büyük olduğu için her şeyi bildiğini düşündüğümüz herkese ardı arkası bitmeyen soruları bir taramalı tüfek gibi saydırırız. O meraklı her şeyi öğrenmek isteyen çocuğa sonra ne oluyor da, biz bugünkü halimize, "aman ne olmuş... Hım... öyle mi... iyi, bana ne..." halimize dönüşüyoruz.
Aslında hepimiz ne olduğunu biliyoruz. O çocuklar "bu kadar soru sorma, sus. Yeter artık. Kediyi öldüren meraktır. Meraklı olmak iyi değildir..." vb. telkinlerle merak etmemeleri yolunda eğitildiler. Sonraki safhada çocuklar ergenlik döneminde felsefe, sosyoloji ve psikolojiyle tanışırlar. Uzun uzun sıkıcı metinlerle birçoğu bu derslerin amacının ne olduğunu anlamadan konudan soğurlar. Yine aradan kurtarılan bazıları sorgulamayı ve merak etmeyi öğrenirler. Sonra büyükler yine başlar sorumlu çocuk, sorumsuz çocuk sınıflandırmalarına yapacak bir şey bulamayan genç artık kulaktan dolma ya da deneyimlerle sorgulamayı ve merak etmeyi öğrenir. Tabi bu merak gencin yaşadığı çevreyle şekillenir. Sürekli annesiyle günlere giden gençler dedikodu konusunda geliştirirler meraklarını. E tabi artık günümüzde, cep telefonları ile başlayan ve facebook, twitter gibi sosyal medya araçları ile gelişen hızlı haberleşmeyle o bile tarih olmak üzere... Kim, nerede, ne yapıyor herkes biliyor. Artık herkesin takipçileri var.
Esas olan merak etmek ve sorgulamak kavramlarının ne işimize yaradığı ve bunları nasıl kullanmamız gerektiği değil mi? Biraz pragmatist olup, her şeyin bize bir fayda sağlaması gerektiği gerçeği ile yola çıktık. Bakalım bu serüvenin bize ne faydası var, hep birlikte görelim...