Hikmetli bir fırtınanın sert dalgalarına muhatap olan on binlerce insan, cezaevinin kendine has dünyasında yaşamaya başladı. Kiminin esareti O'nun için korunaklı bir adada misafirlik, kiminin tutukluluğu binlerce tutukluluğun simgesi bir esaret, kimininki gelip geçen dünya hayatında bir seyrangah hükmüyle geçti. Her ne olursa olsun oraya giren herkes vaktini en iyi şekilde değerlendirme sevdasıyla bir şeyler yapma sevdasına girdi. Çok iyi biliyorlardı ki tutuklu da olunsa sevdikleriyle paylaşılan hayatın direksiyonu hala onların ellerinde idi.
Kısa görüş günlerinde verilen motivasyon mesajlarını, mektuplardaki sevda ifadeleri takip etti. Onları hapishane dünyasının kendine has daraltılmış ortamında bulunabilen nadir malzemelerle yapılan nadide eserler takip etti. Kimi doğum günlerine özel çamaşır suyu ile desenlendirilmiş tişörtler, kimi evlatların hasretini dindirecek oyuncaklar, kimi de ailenin tamamına hitap edecek şekilde sergilenecek eserler yaptı.
Muhakkak ki en küçüğünden en büyüğüne, en basitinden en ilginç olanına en sadesinden en karmaşık olanına hepsi çok değerliydi. Bu değerler evde gizli saklı kalmamalı, tüm insanlar tarafından görülebilecek şekilde ortaya konmalıydı. Aileler de böyle yaptı...