Bir aile. Binlerce kırık. Gerçekten saklanacak yer yok.

Bu düzenli bir hikâye değil. Bir itiraf, bir tanıklık ve bazen de bir kavgadır. Bu, iyileştirdiği kadar acıtan bir sevginin içinde büyüyen, yüksek sesle söylenmesi çok ağır gelen sırları taşıyan ve nihayetinde onları yine de anlatmaya karar veren bir kadının sesidir.

Genellikle gitmediğimiz yerlerde başlar—gerginlikle dolu aile yemekleri, sonsuz gibi gelen hastane bekleme odaları, utanç ve arzunun yan yana yaşadığı yatak odaları. Bağımlılığın karmaşasının, bir annenin keskin sözlerinin sızısının, depresyonun ağırlığının ve özel ritüellerin tuhaf samimiyetinin içinden ilerler. Her dönüşte, kendini bile koruyamazken sevdiğin birini korumanın ne demek olduğunu sorar.

Bu kitap, dürüstlüğünde acımasız ve kalbinde şefkatlidir. Ailesine karşı hem sevgi hem de öfke hissetmiş, durduramadığı şeyler için suçluluk taşımış ya da yeterli olduğuna inanmakta zorlanmış herkes içindir.

Size tüm cevapları vermeyecek. Ama en zor soruları soran tek kişinin siz olmadığınızı hatırlatacak.