Kahraman olmak sadece kılıç sallamak değil, yüreğinin yükünü de taşımaktır...

Korint'in genç prensi Bellerophontes, bir av sırasında kardeşinin ölümüne yol açan trajik bir hata yapar. Acı ve suçluluk duygusunun gölgesi altında, kendi babası tarafından sürgüne gönderilir. Bu sürgün aslında tanrılar tarafından yazılmış kaderine açılan ilk kapıdır. Tyrynis'te ihanete uğrar ve Likya'da ölümcül bir görevle karşı karşıya kalır: Efsanevi canavar Chimera'yı yok etmek.

Ama bu sadece bir canavara karşı verilen bir savaş değildir...

Bu, genç bir adamın kendi karanlığıyla yüzleştiği ve onur, sadakat ve kimlik arayışına girdiği bir içsel dönüşüm yolculuğudur.

Aşk ve gücün, cesaret ve kaderin çarpıştığı bu destansı romanda, mitolojinin ışığıyla örülmüş bir dünyada yürüyen Bellerophontes'in hikâyesiyle büyüleneceksiniz.

"Işık Ülkesi", kahramanlığın sadece savaş meydanlarında değil, vicdanın en derin çığlıklarında da kazanıldığını hatırlatan unutulmaz bir destan...