Sign up to save your library
With an OverDrive account, you can save your favorite libraries for at-a-glance information about availability. Find out more about OverDrive accounts.
Find this title in Libby, the library reading app by OverDrive.

Search for a digital library with this title
Title found at these libraries:
Library Name | Distance |
---|---|
Loading... |
15 Temmuz'un Sırtlanları
16 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen "Tayyip Darbesi"yle yüzbinler yakalanıp hapse konulduklarında mevcut yasalara göre bu kişilerin bir teki suçlu değildi. Olağanüstü hâl koşullarında ve kanunlar baypas edilerek böyle bir kıyım yapıldı. Haliyle militan savcı ve hakimlerin göstermelik mahkemelerde verdikleri ağır cezaların infazı da kanunlar çerçevesinde olmadı.
Hapishaneler, hapishanenin mecazi manasını ifade eden "zindanlara" dönüştürüldü.
Tayyip devri Türkiye'si zindanlarında, bu kavramın ruhuna uygun her çeşit kanunsuzluk ve kötü muameleyi gördük. Sırtlanlarını üzerimize salarak etlerimizi lime lime ettirdi.
Devletin başı ve ona köpeklik eden memurlar bize karşı son derece acımasızdılar. Kötü muamelenin her çeşidini pervasız sergilerlerken, komşu koğuşlarda tutulan DHKPC'li, PKK'lı, IŞİD'li mahkumlar dahi bize acıyorlardı.
Bir ateist militan "Allah, kimseyi sizin durumunuza düşürmesin!" diye dua eder mi? Ettiğine bizzat şahidim.
Fiziki eziyet ve işkencenin yanında bir de psikolojik işkence yöntemlerine başvuruluyordu. Bu yöntemlerden biri de bizi ve düşüncemizi aşağılayan propaganda filmleri izletmeleriydi.
İncir çekirdeği kadar beyni, kıl kadar aklı bulunan vicdanlı hiçbir insanın inanmadığı 15 Temmuz kumpası (Şunun için kumpas: 15 Temmuz'da ince ayarlanan bir askeri kalkışmayla Tayyip 16 Temmuz'da gerçek bir darbe yaparak büyük bir kıyım gerçekleştirdi) üzerine uzun metrajlı sinema filmleri ve belgeseller çekmişlerdi. Bizleri onar kişilik kafileler halinde izlemeye götürüyorlardı.
Hırsızın Köpekleri
Bir keresinde, bir gardiyan arkadaşlarımızı tek sıra halinde önüne katmış koğuşlarına götürüyordu. Zindanın uzun koridorlarında onlarla karşılaştık. Ben en öndeydim ve dönmekte olan kafilenin başındakini tanıyordum. Yaklaşınca hızımı azalttım ve kısık bir sesle, "Nereden böyle?" diye ironik bir soru sordum.
Arkadaşım, "Hırsızın Köpeklerini izlemeye götürmüşlerdi. Oradan geliyoruz," diye cevap verdi. O ana kadar oldukça keyifsizdim. Ancak arkadaşımın "Hırsızın Köpekleri" terkibiyle verdiği bu mesaj, moralimi bir nebze de olsa düzeltti. Demek ki, her gün başka bir propaganda filmine de götürseler, hak yolunun yolcuları olan bu insanlar, baskı ve propagandayla bu kanunsuzlar çetesine asla katılmayacak ve bin bir meşakkate katlanmak pahasına inandıkları yolda yürümeye devam edeceklerdi.
Arkadaşımın bu tamlaması günlerce kafamda dönüp durdu. Sonunda bir kitap fikrine dönüştü. Zindan günlerinde bir roman şeklindeydi bu fikir. Ancak bu romanı yazmak mümkün olmadı. Esaret bitti ve yarı hür bir...