Mira adlı genç bir kadının, sıradan hayatına girmeyen bir güçle yüzleşmesini konu alan, derinlemesine bir fantastik ve psikolojik gerilim romanıdır. Mira, her kelimenin, yazdığı her cümlenin gerçekle kesiştiği bir dünyada kendisini bulur. Bu dünyada yazmak, sadece bir ifade biçimi değil, aynı zamanda varlıkların kaderini şekillendirme yeteneğine dönüşür.

Defter, bir zamanlar masum bir yazma aracı olarak başlayan yolculuğunda, aynı zamanda bir varoluşun şekillendiricisi haline gelir. Mira, ilk başta yalnızca geçmişini ve kaybolan ruhları yazarken, zamanla yazdığı her kelimenin, her hayal gücünün, gerçeğe dönüştüğünü fark eder. Ancak yazmanın getirdiği gücün, karanlık bir tarafı vardır; çünkü her kelime aynı zamanda bir bedel ödemeyi gerektirir. Mira'nın yazdığı her şey, başka bir dünyada karşılık bulur, bu da onu bir seçim yapmak zorunda bırakır: Ölülerin gücüne karşı durmak ve yazgısını kontrol etmek ya da yazgının bir parçası olmak.
fantastik ve gerilim unsurlarının mükemmel bir karışımını sunarken, aynı zamanda insanın yarattığına karşı duyduğu sorumluluk ve yazmanın getirdiği etik meseleler üzerine derinlemesine düşünmeyi teşvik eder. Mira, geçmişiyle ve kendisiyle yüzleşirken, defterin kaybolan parçalarını birleştirirken bir yazarın en büyük sınavıyla karşı karşıya kalır. Kader, yalnızca yazılanla değil, yazıcının ruhuyla da şekillenir.

Her kelimenin bir bedeli olduğu, yazgının tam anlamıyla kontrol edilemeyeceği bir dünyada, "Yazgının Defteri", okurları bilinçaltlarının derinliklerine sürükler. Sonu belirsiz, ama kesinlikle unutulmaz bir yolculuk.