"Bazen bir şehir satılmaz; teslim alınır...
Bazen bir lider seçilmez; halkın içinden kılık değiştirerek gelir.
Ve bazen en büyük ihanet, en çok güvenilenden doğar."

İstanbul...

Yüzlerce yıl boyunca kralların, padişahların, milletlerin ve medeniyetlerin gözbebeği olmuş bir şehir.
Fatih'in emaneti...
Ezanın, adaletin, tevazunun başkenti.

Ama bir gün geldi...
Bu şehir yeniden kuşatıldı.

Fetih yoktu, top yoktu, gemiler yoktu.
Bu kez kuşatma, belediye logosuyla, gülümseyen bir adamla, sosyal medya filtreleriyle yapıldı.

📱 Ekranlarda bir kahraman yaratıldı.
🎥 Kameralar önünde bir mağduriyet hikâyesi yazıldı.
📊 Algı yönetildi, anketler parlatıldı, halkın inancı manipüle edildi.

Ve sonunda ne oldu?

16 milyonluk bir şehir, bir adamın servet kapısına,
Türkiye'nin kalbi, paravan şirketlerin arka bahçesine,
Milletin umutları, offshore hesapların döviz havuzuna dönüştü.

Bu kitap, işte o adamın hikâyesini anlatıyor.
Ama bu bir biyografi değil...
Bu bir anlatı değil...
Bu, tarihe yazılacak kadar karanlık bir dosya.

– Villalarla örülmüş servet koridorlarını
– Danışmanlarla kurulan yargı kalkanını
– Parayla alınan sadakatleri
– Dijital sistemlerle silinen belgeleri
– Ve en sonunda, halkın karşısında suskun kalan bir iblisin yargılanışını...

Hepsini satır satır okuyacaksınız.
Ve her satırda şu soruyu kendinize soracaksınız:

"Bu kadar şey gözümüzün önünde olurken biz nasıl kandırıldık?"

Çünkü o bir başkan değildi.
O, makamla büyüyen bir şeytandı.

Ve şimdi...
Gerçek onunla yüzleşmeye geliyor.