Sign up to save your library
With an OverDrive account, you can save your favorite libraries for at-a-glance information about availability. Find out more about OverDrive accounts.
Find this title in Libby, the library reading app by OverDrive.

Search for a digital library with this title
Title found at these libraries:
Library Name | Distance |
---|---|
Loading... |
Bana düşmezdi bunları yazmak, düşmemeliydi. Yaşanan yüzlerce mağduriyeti, mazlumiyeti, işkence ve tecavüzleri dile getirmek; istidadı kıt, kalemi kısa, kudretsiz dimağlarla olmamalıydı.
Dünya görüşlerini hümanizm ekseninde örgüleyen devasa kuruluşlar ve onlarla hareket eden insanlar bu sessiz yığınların çıkaramadıkları çığlıklarına bigâne kalmamalı, o haykırışlara kulak verip titretmeliydi semayı. O Nobel almış büyük kalemler, dünyanın en etkili kadın yazarları sıralamasına girmiş, bit palaslarında cüce karakterleriyle fal baktıran kadın yazarlar ve daha niceleri tarihin şahit olabileceği en acımasız olaylara ses soluk olmalıydı, olması beklenirdi. Ama olmadılar.
Adım attıkları her platformda kadın ve çocuk savunuculuğu yapanlar muhteşem bir ikiyüzlülük ve amansız korkaklıkla; belki de sadece kendi mahallelerinin muhtarlığına aday olan sığ insanlar gibi düşünüp kendi düşünce sistemi dışında kalmışların sesi olmayı istemediler; bilinçli bir tercihti bu. Kendi nüfuzlarının etkisinden faydalansın istemediler o zavallı kadın ve çocukların. Hapishanelerin dar mahbeslerinde sıkışmışlıklarına ses olmaktan kaçındılar.
Olur olmaz her şeye ses veren bu yüce kametler, konu siyasi saiklerle zulmen içeri atılan on binlerce kadın ve bir o kadar çocuk mahkûm olduğunda onların yürek dayanmaz acılarını yazamadılar. Diyemediler "Yahu bu kadar da olmaz".
Yüzbinlerce masum insan ve onlara yapılan işkence ve tecavüzler bir Dreyfus çıkaramadı bizim milletin sinesinde. Bir Dreyfus ve ona yaşatılanlar daha mı etkiliydi yoksa bizim mi cesur bir kalemimiz yoktu. Dreyfus'a yaşatılanları normal gördüğüm düşünülmesin, o da mazlumuydu kendi zamanının. Ancak beklerdim ki onun uğradığı haksızlık üzerine kalem oynatmışların, çağın Dreyfuslarına yapılan haksızlıklarını da görmesini, iki çift laf etmesini... Hiçbir şeyden haberi olmayan erlerin, askeri öğrencilerin, masum kadınların, çocukların, seksen yaşına gelmiş ninelerin, elden ayaktan düşmüş hasta ihtiyarların ne suçu var diyemezler miydi ağız ucuyla bile olsa?
Madem onlar sessiz kaldılar. Marvel'in karton kadın kahramanlarına bin basacak destansı direnişlere imza atan yiğit kadınlarımızı muavenet dağıtırken yakalayanlara ses edemiyorlardı madem onlar, Ege'nin, Meriç'in derinliklerine kurban edilen yüzlerce günahsızın heder olup gitmesine sessiz mi kalınmalıydı? O hazin çığlıklar soğuk hapis duvarları arasında kaybolup gitsin miydi?
Yazılmasın mıydı gördüğü işkenceden sonra, her koğuş kapısı açıldığında yine götürecekler diye...