Umut Yolu

ebook

By Yusuf Solmaz

cover image of Umut Yolu

Sign up to save your library

With an OverDrive account, you can save your favorite libraries for at-a-glance information about availability. Find out more about OverDrive accounts.

   Not today

Find this title in Libby, the library reading app by OverDrive.

Download Libby on the App Store Download Libby on Google Play

Search for a digital library with this title

Title found at these libraries:

Library Name Distance
Loading...

Neler konuşulacağını merakla beklerken araya birden reklamlar girdi. Bir saat boyunca aralıksız reklamları izledi. Sabah yaklaşırken gözleri yeniden ekrana kilitlendi. Anlamsız bir sessizlik içinde aralıklarla reklamlara bakıyordu. Reklamların birazdan biteceğini, haberlerin başlayacağını sanıyordu ama yanılıyordu. Reklamlar durmaksızın devam ediyordu. Yiyecek, içecek, giysi, mutfak ve mobilya konulu reklamlar bittikten sonra bakanlıklara ait reklamlar başladı. Sağlık, eğitim, emniyet ve ordu başta olmak üzere bütün kurumların mükemmel olduğu, liyakatten ödün verilmediği anlatılıyordu. Oysa gerçekte bütün kurumlar çökmüştü.
Daha geçenlerde, gecelik konaklama ücreti iki emekli maaşına denk gelen bir otelde yangın çıkmış, gerekli önlemler zamanında alınmadığından seksen kişi yanarak can vermişti. İşçi güvenliğinden, güvenli çalışma ortamlarından söz edilemediği gibi turistik otellerde bile can güvenliği yoktu.
Hastanelerde randevu bulmak aylar sürüyordu. Dolandırıcılar, katiller sosyal medya dahil ülkenin her yerinde rahatça at koşturuyordu. Oysa ekranda gülen doktorlar, şifa bulan hastalar, pırıl pırıl hastaneler vardı. Gerçekteyse insanlar saatlerce acil servis kapılarında bekliyor, özel hastaneler ve doktorlar her türlü dolandırıcılığı yaparak devletten hak etmedikleri paraları alıyorlardı. Hatta yeni doğan bebekleri öldürerek hastane gelirlerini artıran doktorların varlığı gazetelere, internet sitelerine haber olmuş, çok sayıda doktor, hemşire tutuklanarak hapse atılmış, çetenin başı olduğu söylenen bir doktor hapishanede davası görülürken intihar etmişti. Kanser hastaları zamanında ameliyat olamıyor, milletvekilleri, iş adamları ve zenginler daha iyi sağlık hizmeti için yurt dışına giderken, yoksullar sürünüyordu.
Ekrana yansıyan bir diğer reklamsa çevreyle ilgiliydi. Bir kadın sesi, "Yeşil Devrim Başladı! Milyonlarca ağaç dikimi yapıldı. Bu ülke, bu ormanlar bizim!" diye bağırıyordu. Oysa Nasuh, kendi mahallesindeki tek parkın geçen ay apartman inşaatı için yıkıldığını, kilometrelerce ormanlık alanların şirket çıkarları için katledildiğini, meralara, ovalara, en verimli tarım arazilerine termik santraller yapıldığını, olan santrallerin filtresiz çalıştığını, asit yağmuru altındaki bitki örtüsünün can çekiştiğini biliyordu. Reklamda çocuklar çimenlerde koşuyor, aileler huzur içinde piknik yapıyordu. Gerçekteyse şehirler nefes alamaz hale gelmiş, bağlar, bahçeler, ağaçlar yok olmuş, her yer beton yığınına dönüşmüştü. Su, toprak ve hava kirliliği had safhaya ulaşmıştı. Fabrikalar ve termik santraller...

Umut Yolu